“Alzheimer insandan insana bulaşabilir mi?”
1950’lerin sonlarından itibaren yaklaşık 25 yıl boyunca 1800 küsur vakada insan büyüme hormonu, belirli fiziksel gelişim sorunları olan çocukları tedavi etmek için ara sıra kullanıldı. C-hGH (kadavra kaynaklı insan büyüme hormonu) olarak bilinen hormon, ölen kişilerin hipofiz bezlerinden toplanıyor ve alışılmadık derecede kısa boylu çocuklara enjekte ediliyordu. Yıllar içinde büyüme hormonu ile tedavi edilen çocukların beklenmedik derecede yüksek bir yüzdesinde Creutzfeldt-Jakob hastalığı adı verilen ölümcül bir nörodejeneratif durum gelişti. Bu hastalık, prion adı verilen toksik yanlış katlanmış proteinlerden kaynaklanıyordu. Araştırmacılar bazı c-hGH örneklerinin toksik prionlar içerdiğini ve bunun sağlıklı beyinlerde nörodejeneratif hastalığın tohumlarını attığını keşfetti. İnsan kaynaklı büyüme hormonu hızla daha güvenli, sentetik bir versiyonla değiştirildi.
Daha yakın bir zamanda, Creutzfeldt-Jakob hastalığından ölen büyüme hormonu hastalarından alınan beyin dokusu örneklerini inceleyen bir araştırmacı ekibi, Alzheimer hastalığının ilginç belirtilerini keşfetti. Ölen hastalar, Alzheimer hastalığının belirtisi olan amiloid proteinlerinin alışılmadık derecede yüksek birikimini barındırıyordu. Böylece bir soru ortaya çıktı: Alzheimer, diğer prion hastalıklarında olduğu gibi insandan insana bulaşabilir mi?
Yapılan çalışmalarda Alzheimer hastalığının insandan insana bulaştığı varsayımı akla yatkın gelmeye başlanmıştı ancak araştırmacılar yine de bir tür sağlam kanıta ihtiyaç duyuyordu.
Alzheimer’ın bulaşıcı olduğuna dair ilk kanıt
Manchester Üniversitesi’nden Andrew Doig, yeni bulguların kapsamlı ve dikkatli olduğunu söylüyor ancak sadece sekiz nadir vakadan yola çıkarak daha geniş bir çıkarımda bulunulması konusunda uyarıda bulunuyor. Bu yeni araştırmada çalışmayan Doig, “Burada bildirilen yeni Alzheimer türü, hastalığın yayılmasının yeni bir yolunu ortaya çıkardığı için bilimsel açıdan büyük ilgi görse de, hastalığın neden olduğu yol 40 yıl önce durdurulduğundan korkmak için bir neden yok“ diyor.
Bu bulguların Alzheimer’ın insandan insana geçişinin olağanüstü nadir bir örneğini gösteriyor olsa da günümüzde böyle bir vakanın yaşanma ihtimali son derece düşük. Ancak araştırma ekibinin bu keşfi hastalığın nasıl ilerlediğine dair yeni bilgiler sağlayarak yeni tedavilere ulaşılmasına ön ayak olabilir.