İmamoğlu, “İyi, hoş; pekala ne değişti? Mesela son 20 yılda, yurt dışında yaşamak isteyen gençlerin sayısı azaldı mı, arttı mı? Mesela son 20 yılda, ülkede eğitimin kalitesi yükseldi mi? Son 20 yılda üniversitelerimizin düzeyi dünya üniversiteleri ortasında yükseldi mi? Son 20 yılda, gençlerimizin dünyadaki akranlarıyla daha âlâ rekabet etmesi için hangi imkanları sağladın” sorularını yöneltti.
“20 yılda yol yaptın, köprü yaptın, o tesisi kurdun, bu tesisi açtın ancak ülkenin gençleri, öteki bir ülkede yaşamanın hayalini kuruyor be kardeşim” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:
Bu, bir yönetici için fecî bir şey. Ben de ülkeyi yönetenler kadar televizyonlara çıkamasam da fırsatını bulursam, 3 yılda İstanbul’da neler yaptığımızı uzun uzun anlatabilirim. Lakin ben, yalnızca yapılanlarla değil, daha çok sonuçla da ilgiliyim. Şayet son 3 yılda, İstanbullu gençlerde ‘Bu ülkede yaşanmaz’ duygusu biraz olsun azalmadıysa, kendimi gereğince başarılı görmem. Evet; pandemiydi, ekonomik krizdi, iktidarın engellemeleriydi… İstanbul’da daha fazlasını yapmamızı engelleyen çok şey oldu. Hâlâ da var. Lakin koşullar ne olursa olsun, İstanbul’da yaşamanın tadını, keyfini, memnunluğunu artıracağız. Bizim en temel misyonumuz bu. Çabamız bunun için. Her şeyden evvel, gençlerin neden öteki ülkelerde hayat kurmayı düşündüklerini anlamaya çalışmamız gerekiyor. Zira gençlerini memnun edemeyen bir ülkede, hiçbir şey yolunda gitmiyor demektir. Gençlerini keyifli edemeyen bir toplum, geleceğe inançla bakamaz.
“GENÇLER, ÖNEMSENMEDİKLERİ BİR ATMOSFERDEN KURTULMAK İSTİYORLAR”
Gençlerin yalnızca iş bulamamak yahut geçinememek üzere nedenlerle yurt dışına gitmek istediğini zannedenler çok yanılıyorlar. Gençler asıl insan olmakla, insan üzere davranılmakla ilgili bahislerde yaşadıkları sıkıntılar nedeniyle bu ülkeden gitmek istiyorlar. Hayatın kalitesiyle ilgili bahislerde, görüp yaşadıkları nedeniyle geleceklerini öteki yerlerde arıyorlar. Özgürlük, demokrasi, kendini söz edebilme sorunları nedeniyle öbür ülkelere yöneliyorlar. Gençler anlaşılmadıkları, önemsenmedikleri, bedel verilmedikleri bir atmosferden kurtulmak istiyorlar. Hani, sokak röportajlarında problemlerini, şikayetlerini lisana getiren gençlere, ‘Çıkar telefonunu göster’ diyenler oluyor ya; söylemek istedikleri şu: ‘İşte burada durup konuştuğuna nazaran, aşikâr ki açlıktan ölmüyorsun. E cebinde akıllı telefonun da var. Daha ne istiyorsun?’ Bunu diyorlar gençlere. Açlıktan ölmüyorum, cebimde akıllı telefonum da var. Daha ne isterim ki. Gençlerden ve tüm vatandaşlardan bu türlü bir uysallık bekliyorlar. En temel muhtaçlıkları, en temel seviyede karşılandığı için beşerler, yöneticilere şükran duysun istiyorlar.
“BU ÜLKEDE EN TEMEL MUHTAÇLIKLARINI KARŞILAYAMAYAN MİLYONLAR VAR”
Bu ülkede en temel gereksinimlerini karşılayamayan milyonlar var. Biz, misyona geldiğimiz birinci günden beri, insanların daha düzgün, daha kaliteli, daha renkli ve daha keyifli bir hayat yaşama isteklerine paha veriyor ve onu sağlamak için çalışıyoruz. Eşitliği, adaleti, dayanışmayı hayatı güzelleştiren bedeller olarak görüyor ve yaptığımız her işte bu bedelleri gözetiyoruz. Üretmeyi, yaratmayı ve paylaşmayı destekleyen fiziki ve kültürel şartları oluşturmayı çok önemsiyoruz. Merak etmeyin; beklediğiniz o değişim anı yaklaşıyor. Ülkedeki bütün zorluklara ve sorunlara karşın, değişimle Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına yeni bir heyecanla adım atabiliriz. Gençlerin yenilikçiliğiyle ve özgürlüğe olan tutkusuyla; gençlerin aklı, mizahı ve yüreğiyle başarabileceğimiz çok şey var.
“KÜLTÜR VE SANAT, TOPLUMUN DAİMA GENÇ KALMASINI SAĞLAYACAK”
Bugün gençlerin talep ve hayallerine burun kıvıranlar da bir vakitler gençti. Özgür bir kültür ve sanat ortamı, bu toplumun daima genç kalmasını sağlayacak. Yani gençlik iksiri. Biz, o iksiri, İstanbul’da bol bol üretmeye devam edeceğiz kardeşim. O denli şenlik iptal etmekmiş, sanatkara yasak koymakmış; geç, geç kardeşim, geç onları. FestZ’nin sizlere hoşluklar, yeni umutlar getirmesini diliyorum. Bu aktifliği hazırlayan, organize eden, her etabında emeği olan herkese çok teşekkür ediyorum. Sizlere kelam veriyorum: Bu hoş kentte, sizin gücünüzü daima tazeleyeceğiz. Sizleri sık sık bir ortaya getireceğiz. İnsanları birbirinden ayırma ve bölme gayretine karşılık, sizleri biz inadına sık sık bir ortaya getireceğiz. Yeni etkinliklerde yanınızda olacağız. Bu hoş kentin daha renkli, daha cazip, daha toleranslı, daha hoşgörülü olması için her hafta, her ortamında fırsatlar yaratacağız. Hepinizi çok seviyorum.”