Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – Türkiye, tarih boyunca en büyük depremlerin yaşandığı bölgelerin başında yer alıyor. Başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında pek çok şiddetli deprem meydana geliyor. 6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ta yaşanan 7.7 ve 7.6 büyüklüklerindeki depremler ise özellikle bazı bölgelerin deprem riskinin ne kadar fazla olduğunu bir kez daha hatırlattı. 1996’da oluşturulan Türkiye Deprem Tehlike Haritası’na göre deprem bölgesi sayılmayan bölgeler, 2019’daki haritada güncel durumlarıyla değerlendirilmişti.
Yaşanan büyük depremler sonrası artçılar devam ederken, birçok kişi alışılmadık sarsıntılarla tedirgin oluyor. Yaşanan büyük depremlerin yeni faylar oluşturup oluşturmadığı gibi kafalarda pek çok soru işareti de var. Daha önce deprem bölgesi olarak bilinmeyen noktalardaki sarsıntıların sebeplerini Karadeniz Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Bektaş ve Sakarya Üniversitesi Afet Yönetim Uygulama ve Araştırma Merkezi Jeofizik Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Utkucu açıkladı.
‘BİLİNMEYEN FAYLAR KENDİNİ YENİ BELLİ EDİYOR’
Büyük depremler fay kollarının şekillenmesinde nasıl rol oynuyor?
Prof. Dr. Osman Bektaş: Maraş- Elbistan deprem çifti oluştuktan sonra depremin ikinci safhası artçı depremlerle yer altında halen devam ediyor. Deprem sonrası deprem enerjisi yerin derinliklerine indi. Zamanla deprem merkezinden kilometrelerce uzağa göç eden deformasyon üstteki kırılgan kabuktaki büyük-küçük fayları tetikliyor. Bu nedenle bilinmeyen veya daha önce haritalanmamış faylar da kendilerini belli ediyor. Denizlerimizdeki petrol aramaları sahillerimizi tehdit eden bilinmeyen fayların ortaya çıkmasına neden oldu. Örneğin Rize, Trabzon fayları yüzeyde kırık izi vermeyen, derinden tabakaları kırarak yüzeye doğru ilerleyen faylardır.
Prof. Dr. Murat Utkucu: Fay zonları milyon yıllar içinde gelişirler. Dolayısıyla “Bir deprem oldu ve yeni bir fay gelişti” gibi bir durum söz konusu değil. Örnek olarak ABD’nin Kaliforniya eyaletindeki San Andreas Fayı, Türkiye’deki Kuzey Anadolu Fay Zonu ile aynı türdendir. Ancak daha yaşlı olduğundan ve daha hızlı bir kaymaya sahip olduğundan Kuzey Anadolu Fay Zonu’na göre daha olgundur.
‘RİSK HARİTALARI DEVAMLI GÜNCELLENMELİ’
1996’da oluşturulan deprem risk haritasına göre Türkiye’deki deprem bölgeleri 5’e ayrılmıştı. Ancak 2019’da güncellenen haritaya göre riske göre bölgelendirmeler kaldırıldı ve risk yeniden hesaplandı.
1996’da yayınlanan deprem risk haritasına göre bugün neler değişti?
Prof. Dr. Osman Bektaş: 1996 yılındaki harita, büyük faylara olan uzaklığa ve deprem tehlikesine göre Türkiye’yi bölgelere ayırmıştı. Oysa 2019’da yürürlüğe giren Deprem Tehlike Haritası, illerin çevresindeki bütün deprem kaynaklarını dikkate alan ve o ilde yaşanabilecek en büyük yer sarsıntıyı, ivmesini veren bir harita. Ancak bu değerler sağlam zemin için verilmiştir. Zeminin sağlamlığı azaldıkça yer ivmesi artıyor. Bu haritada 1996’daki gibi deprem bölgeleri yoktur.
Prof. Dr. Murat Utkucu: Deprem risk haritalarının yeni elde edilen bilgilere göre devamlı güncellenmesi gerekir. Yapılan güncelleme riskteki bir değişimden dolayı değil, yeni elde edilen bilgilere göre yapılan yeni hesaplarda, riskin ‘farklı’ hesaplanmasından dolayıdır. Nükleer santral gibi stratejik ve üst güvenlik gerektiren yapılar için ve kentsel planlama için hazırlanan deprem risk haritalarının farklılıklar içermesi doğal bir durum. Birisi için küçük olan deprem riski diğerinin özel durumundan dolayı büyük bir risk olarak görülebilir.
YENİ HARİTAYA GÖRE DEPREM RİSKİ NASIL DEĞİŞTİ?
Prof. Dr. Osman Bektaş: En hızlı hareket eden Doğu Anadolu Fayı 9 mm/yıl hız ile hareket ederken batıdaki diğer 3 fay 1-2 mm/yıl hızında hareket eder. Bu nedenle Kayseri yakınlarındaki Ecemiş Fayı’nın 6-7 büyüklüğündeki bir depremi tekrarlama süresi birkaç yüz değil, birkaç bin yıl alabilir. Bu tür faylar kendini gizleyen faylardır. Öte yandan 1996 Deprem Tehlike Haritası oldukça uzun bir zaman sonra, 2019’da yenilenmesinden ötürü Trabzon ve Rize illerinin yapı stoku yeni deprem yönetmeliğine göre risk altındadır. Çünkü Trabzon’un deprem tehlikesi 2, Rize’nin ise 3 kat artmıştır. Bu nedenle bu illerin 2019 öncesi yapı stoku deprem yönetmeliğine göre test edilmeli.
Prof. Dr. Murat Utkucu: Sakarya Üniversitesi’nin de içinde bulunduğu uluslararası bir projede hazırlanan bölgesel deprem risk haritasında Kayseri civarı daha yüksek bir riske sahiptir. Bu haritanın güncelleme çabaları son birkaç ay içinde başlamıştır. Ayrıca Erzincan doğusundaki Yedisu Sismik Boşluğu 1784 yılından beri, İstanbul açıklarındaki Doğu Marmara Denizi Sismik Boşluğu 1766’dan beri büyüklüğü 7 civarı deprem üretmemişlerdir.